top of page
sonKlaj_edited.png

Felsefi antropolojinin çabası, insan fenomenlerini, başarılarını incelemek ve betimlemek, bunlara dayanarak insanı anlamaktır. Bu nedenle o, insanın bütün yapıp ettiklerini, bunların ürünü olan başarıları yani insan fenomenlerini, yeni bir ışık altında, somut bütünlük anlayışıyla ele alacaktır.

Takiyettin Mengüşoğlu

“Felsefece düşünme” ve “felsefece bilme” gündemine doğrudan ya da dolaylı olarak hep insanı alır. Felsefenin tüm alt dalları ya insanın olanaklarını ortaya koymaya çalışır ya da insanın davranış-eylem- ilişki olarak gerçekleştirdiklerine yönelir; her birini anlamlandırmayı amaçlar. Her filozofun özgün söyleminde farklı yönleriyle büyüteç altına alınan insanı salt insan olarak ele almaksa, hem felsefeyi insan ekseninde ayrıntılı bir biçimde boyutlandırmak, hem de felsefece düşünmeye ve felsefece bilmeye ilişkin kuşatıcılığı olanca somutluğu içinde gözler önüne sermek anlamına gelir. Kendisi olmayanla, başka bir deyişle insan olmayanla ilgisi içinde ilkin belirginleşen felsefi düşünme ve felsefi bilme,  aslında neredeyse baştan beri, tam bir süreklilik içinde insanı ve bütünlüğü içinde insan yaşamını sorunlaştırır, sorgular. Tam da burada insanı tür olarak ele almayla, birey-kişi-yurttaş-ağdaş olarak ele alma arasında da büyük farklar olacağı açıktır. Bir bakıma en genç felsefe disiplinlerinden biri olan insan felsefesi ya da felsefi antropoloji, genel felsefi söylemin tüm birikimini tam bir bilinçle değerlendirir. Söz konusu değerlendirme, felsefece düşünmenin ve bilmenin de dışına taşarak, insanla ilgisinde öteki düşünme ve bilme bağlamlarından da yararlanmayı, ancak her birinden damıtılanları felsefece yorumlamayı, değerlendirmeyi bilir. Bu özelliğiyle insan felsefesi insana ilişkin tüm düşünme ve bilme çabalarının da olmazsa olmazı durumuna gelir.

Felsefi antropoloji ya da insan felsefesi çalışmaları Türkiye’de, tüm diğer felsefe çabalarının tersine, öncelikli olarak hem de tam bir özgünlük içinde araştırma bağlamında başlar. Takiyettin Mengüşoğlu’nun felsefi antropoloji konusundaki özgün araştırmalarının hepimize ne denli verimli yollar açtığını bir kez daha belirtmenin en temel ödevimiz olduğunu düşünüyoruz. İstanbul Üniversitesinde filizlenen ve sonrasında birçok üniversitemize yayılan insan felsefesi çalışmaları, Türkiye’deki felsefi söylemin özgün sesidir. İşte bu nedenledir ki, insan felsefesi ya da felsefi antropoloji bağlamlı çalışmaları daha güçlü bir biçimde bir araya getirecek olan bir topluluk çalısı altında buluşmayı amaçladık ve “İnsan Felsefesi Topluluğu”nu kurduk.

Üyelerimizin Etkinlikleri

bottom of page